16 Şubat 2018 Cuma

İnsanın Kaderi: Coğrafya

Çoğu kişi İbni Haldun'un "Coğrafya kaderdir" düşüncesine katılmaz, ama "coğrafya kaderdir..."
Rabindranath Tagore, 1913 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almış. Hint edebiyatının baş
yapıtlarından sayılan bir roman olan Gora, Tagore'un "insanlığa" yaptığı önemli katkılardan birisi. 
Çünkü;
* İnsanın kaderi bütün coğrafyalarda, dinlerde, dillerde aynı.
* Kast sistemi, ayrımcılık, ötekileştirme ve bağnazlık kıtalar dolaşıyor ve özünde aynı.
* Yaşamın özünün "insana saygı" olduğunu anlayamayan karanlık cehalet yaşamları yok ediyor.

Yazar Roman'ın baş kahramanlarından Gormahan Babu'yu (Gora) konuştururken, o dönem Hindistanındaki Müslümanların yüksek dayanışma duygularından ve ayrımcı olmadıklarından övgüyle söz ediyor. (Bugün İslam coğrafyasına baksaydı sanırım bunu söyleyemeyecekti.)
Bazı alıntılar:
* Kendini tanı, çünkü bilmek özgürlüktür.
* Tanrı insanları farklı yaratmıştır ve hepsini aynı yolda yürümeye zorlamamıştır.
* Zindandayım... Bir göl resmine bakıp yüzmeyi hayal ediyorum.
* Kalbinin bilinmeyen bir bölgesinde perde kalkmış; sonbahar mehtabı vaktiyle karanlıklara boğulmuş bir odayı aydınlatmıştı.
* eğer gerçeği kavramak istiyorsan, kendini tamamen ona vermelisin.
* Kızıla boyanmış bir göğün ardında, boyunduruğundan kurtulmuş bir geleceğin parlayan ışıklarını gördü.
* İnsan başkasını sınamaya kalktığında, kendi de sınanır.
* Aklında soru olmayan birine yapılacak birşey yoktur. Tok birine yemek vermeye benzer. Hem iştahı kaçırır, hem de o yemek sindirilemez.
* Pişmanlık Tanrı'nın bir lütfudur. Ben hata yapmaktan korkarım, pişman olmaktan değil.
* Gerçeği toplumun oluşturduğu kıstaslardan üstün tutmak.
* Coşkuya kapıldığımız anlarda, kör gururumuz mantıklı düşünmemize engel olur. 
* Acının, ağrının olduğu yerde şifa da vardır.
* Okyanusa ulaşmadan önce birleşen iki nehir gibidir, iki yürek.
* Soylu bir ızdırap ve sevgi nehirlerinin kendi yolunda akması. * 

***
Evet, insan her yerde insan.
Bağnazlık, her yerde bağnazlık.
Aydınlık, her yerde aydınlık.
Karanlık, her yerde karanlık.
Okumak, olumlu yan etkileri olan bir çaba.
Okumak iyileştiriyor.
Gora gibi romanların çok okunması, insanlığın yaralarına biraz olsun ilaç olabilir. Deryada damla misali de olsa.
İnsanın bütün coğrafyalardaki kaderini ve kederini anlama çabası, insanlığımızı artırır, azaltmaz.

Hint kültürünü tanımak için değerli bir çalışma. Paresh Babu'da bir Mevlana anlayışı, Gora'nın babasının bağnazlığı ve Gora'daki zihinsel dönüşüm, Binoy'un uyumluluğu ve Zucharita'nın olanları sorgulaması.
Oldukça akıcı ve sıkmayan bir roman Gora.

12 Ocak 2018 Cuma

SEVME SANATI

"Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapmayan,
hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa anlayan hem sever, hem her şeye karşı duyarlı olur, hem de görür. Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa o kadar çok sevgi vardır. Bütün meyvelerin aynı anda olgunlaştığını sanan kişi, üzümleri hiç tanımıyor demektir." Paracelcus
***
Sevmek bir sanat mıdır? Sanatsa, sanat bilgi ve çaba gerektirir. Sevme sorunu, genellikle "sevilme sorunu" olarak görülür. 
***
Gelecekteki tek kesin şey ölümdür.
İnsan, "aklıyla" kendisinin, öteki insanların, geçmişinin, gelecekte olabileceklerin farkındadır. Kendisini ayrı görmesi, payına düşen yaşam süresinin KISALIĞINI bilmesi, İSTEMEDEN doğduğunu, istemese de öleceğini, sevdiklerinden önce öleceğini ya da sevdiklerinin onu bırakıp gideceğini düşünmesi, yalnızlığının, ayrılığının, doğanın ve toplumun karşısında çaresizliğinin BİLİNCİNDE olması; bütün bunlar onun varlığını dayanılmaz bir işkenceye çevirir. Bu işkenceden kurtuluşun yolu, insanın kendisini öteki insanlarla ve dış dünyayla tamamlamadır.
***
Sevgisizlik, insanda huzursuzluk yaratır. (İnsanın kendisiyle barışık olması, kendini sevmesi çevresiyle barışık olmasının ve "ötekilerle" birlikte yaşamanın ön koşuludur.)
İnsanlar, birbirlerini araç olarak gördüğü sürece ne sevgi ne huzur olabilir.
İnsanlar birbirlerini "amaç" olarak görürse sevgi olabilir.
Demokrasiler topluma katılma yollarının çok seçenekli olduğu rejimlerdir. İnsanları yalnızlıktan çıkaran, birbirleriyle iletişim kurma, dolayısıyla "anlaşılma" olanakları üreten rejimlerdir. Sevgisizlik ve kapalılığın risklerini azaltan rejimdir demokrasi.
***
Sevgi olmasa, insanlık birgün bile yaşayamazdı. 
Mazoşist, başkasına sığınarak var olma yolunu seçer.
Sadist, kendisine taparcasına bağlı olanlarla var olur. Sadist kullanır, aşağılar, incitir. Mazoşist de, sadist de yalnızca koşulsuz bağlılıkla var olur, sevgiyle değil.
***
Sevgide iki varlık bir olur, farklılıklarını koruyarak ve iki ayrı varlık olarak kalarak. 
Saygı ve sevgi ancak özgür ilişkilerle olanaklıdır. Bağımlılığın olduğu yerde saygı olmaz.
Mevlana'nın "yer ve gök" metaforu etrafındaki açıklamalar, insanın "tamamlanması" üzerine çok değerli bir örnektir.
***
Bencil insan başkalarını sevemez, kendini de sevmez.
Sevebilmek için olgun (olmuş) bir kişilik gerekir.
Çağdaş insan öteki insanlara ve doğaya yabancılaşmıştır.
Çağdaş insan otomata dönüşmüştür, otomatlar sevemez.
Narsistlerden oluşan toplumda sevgi de olmaz, huzur da.