21 Mart 2018 Çarşamba

ÇİVİSİ ÇIKMIŞ DÜNYA

Amin Maalouf, dünyanın bildiği bir isim. Ortadoğu'yu yaşayan ve
anlatan adam. Ortadoğu'nun hastalıklarını teşhis eden, tedavi yollarını gösteren bir edebiyatçı. Çivisi Çıkmış Dünya, Ortadoğu'nun tarihini, açmazlarını, umutsuzluklarını ve hastalıklarının çarelerini gösteren bir kitap. Kitaptan bazı alıntıları dikkatlerinize sunmak istiyorum:

* Pusulasız girdik yeni yüzyıla... Entellektüel dünyanın, finans dünyasının, iklimin, jeopolitiğin, etiğin çivisi çıkmış durumda.
* ...bir zamanlar özgürlüğün, dünyanın tamamına yayılmakta olduğuna inanan, şimdiyse ona yer olmayan bir dünyanın biçimlendiğini gören, eli kolu bağlı biçimde fanatizmin, şiddetin, dışlamanın ve umutsuzluğun yükselişine tanık olan bir özgürlük tutkununun; her şeyden önce de, aslında sadece, pusuda bekleyen yok oluşa boyun eğmek istemeyen bir yaşam aşığının endişesi benimkiler.
* Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra herkes Avrupa'ya hücum ederken Avrupa yolunu şaşırdı. Doğunun, yerkürenin çeşitli bölgelerine baktığımda yine de en az Avrupa için endişeleniyorum. 
* Arap-İslam alemi bir daha çıkamamazcasına tarihsel bir kuyuya gömüldükçe gömülüyor; bütün dünyaya karşı, Batılılara, Çinlilere, Hintlilere vb. ve ayrıca herşeyden önce kendisine karşı öfke duyuyor.
* Arap alemi dibe vurmuş durumda; evlatlarını, dostlarını ve aynı şekilde tarihini utandırıyor.
* Hz. Muhammed "İnsanların en iyisi insanlara yararı dokunandır" diyor. Ama Arap alemi kötülükte yarışıyor.
* Batı kazandığı yerde kaybetti. Çin ve Hindistan Batı modeliyle kalkınırken, Batı için tehdit olmaya başladı. 
* Batı dünyasının kendisine özgü tarihsel körlükleri ve kendine özgü etik kusurları var. (Yoksul dünyaya karşı umursamazlıkları ve sömürgecilik günahları var.)
* Batı uygarlığının diğer uygarlıklardan daha fazla evrensel değer ürettiğine inanıyorum. Ama bu değerleri başkalarına gerektiği gibi aktaramadı. Bugün bütün insanlık bunun bedelini ödüyor.
* ABD Irak'ta grupları kışkırtmıştır. Bu utanç kaynağıdır.
* "You break it, you own it" (Kırarsanız sizin olur.) C Powel Bush'a şöyle diyor: 25 milyon Iraklının bütün sorumluluğu sizde. 
* Batı kendi ilkelerini "ötekilere" uygulamayarak ikircikli davranmıştır. Bu ilkelerin en önemlisi evrenselliktir. İnsanlığın bir bütün olduğu düşüncesidir. "İnsan hakları" herkes için aynıdır.
* ABD Irak sarsıntısını atlatır, Irak ise ABD sarsıntısını atlatamaz.
* Benim gözümde aklın özgürlüğünden daha değerli bir şey yoktur.
* Kültür, bir hayatta kalma yöntemidir. Bir halkın özel yaşamı edebiyatıdır. Tutkular, özlemler, düşler, inançlar, yoksunluklar, dünyayı algılama... "Ötekini" tanımanın yolu edebiyatını, dolayısıyla kültürünü tanımaktan geçer.
* 21. Yüzyıl ya kültürle kurtulacak ya da yok olup gidecek. Arap İslam alemi kendi değerlerine dönüp bakmalı: "Alimin mürekkebi, şehidin kanıyla tartılır, alimin mürekkebi ağır gelir" ve "Alimler peygamberlerin varisleridir" gibi telkinleri ve değerleri unutmamalı.
* Aidiyetlerin belirleyiciliği yerine standartların ve hukukun belirleyiciliği temel olmalı.
* ...şimdiki zamanları yalnızca başarısızlıkla, bozgunlarla, yoksunluklarla ve aşağılanmalarla örülü olan toplumlar, kendilerine inanmayı sürdürebilmek için gereken kanatları ister istemez "geçmişte" arıyorlar.
* Birbirine pek de benzemeyen sayısı olayla örülmüş tarih, genellemelere uymaz pek. Tarih içinde doğru yolu bulmak için pek çok anahtara ihtiyaç vardır, bütün anahtarların yerine bir anahtar koymak, sözüm ona bütün kapıları açacak bir maymuncuk ortaya koymak akıllıca değildir.

* Dünya nüfusunun %5'ini oluşturan ABD'nin, %95 dünyalıdan çok daha fazla belirleyici olduğu bir siyasi sistemde ciddi bir sorun var demektir.

* Kendimizi AYRI gördüğümüz zamanlarda, "BİZİM DE ÖTEKİLER İÇİN ÖTEKİ DURUMUNDA OLDUĞUMUZU" unutmamalıyız; 




16 Şubat 2018 Cuma

İnsanın Kaderi: Coğrafya

Çoğu kişi İbni Haldun'un "Coğrafya kaderdir" düşüncesine katılmaz, ama "coğrafya kaderdir..."
Rabindranath Tagore, 1913 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almış. Hint edebiyatının baş
yapıtlarından sayılan bir roman olan Gora, Tagore'un "insanlığa" yaptığı önemli katkılardan birisi. 
Çünkü;
* İnsanın kaderi bütün coğrafyalarda, dinlerde, dillerde aynı.
* Kast sistemi, ayrımcılık, ötekileştirme ve bağnazlık kıtalar dolaşıyor ve özünde aynı.
* Yaşamın özünün "insana saygı" olduğunu anlayamayan karanlık cehalet yaşamları yok ediyor.

Yazar Roman'ın baş kahramanlarından Gormahan Babu'yu (Gora) konuştururken, o dönem Hindistanındaki Müslümanların yüksek dayanışma duygularından ve ayrımcı olmadıklarından övgüyle söz ediyor. (Bugün İslam coğrafyasına baksaydı sanırım bunu söyleyemeyecekti.)
Bazı alıntılar:
* Kendini tanı, çünkü bilmek özgürlüktür.
* Tanrı insanları farklı yaratmıştır ve hepsini aynı yolda yürümeye zorlamamıştır.
* Zindandayım... Bir göl resmine bakıp yüzmeyi hayal ediyorum.
* Kalbinin bilinmeyen bir bölgesinde perde kalkmış; sonbahar mehtabı vaktiyle karanlıklara boğulmuş bir odayı aydınlatmıştı.
* eğer gerçeği kavramak istiyorsan, kendini tamamen ona vermelisin.
* Kızıla boyanmış bir göğün ardında, boyunduruğundan kurtulmuş bir geleceğin parlayan ışıklarını gördü.
* İnsan başkasını sınamaya kalktığında, kendi de sınanır.
* Aklında soru olmayan birine yapılacak birşey yoktur. Tok birine yemek vermeye benzer. Hem iştahı kaçırır, hem de o yemek sindirilemez.
* Pişmanlık Tanrı'nın bir lütfudur. Ben hata yapmaktan korkarım, pişman olmaktan değil.
* Gerçeği toplumun oluşturduğu kıstaslardan üstün tutmak.
* Coşkuya kapıldığımız anlarda, kör gururumuz mantıklı düşünmemize engel olur. 
* Acının, ağrının olduğu yerde şifa da vardır.
* Okyanusa ulaşmadan önce birleşen iki nehir gibidir, iki yürek.
* Soylu bir ızdırap ve sevgi nehirlerinin kendi yolunda akması. * 

***
Evet, insan her yerde insan.
Bağnazlık, her yerde bağnazlık.
Aydınlık, her yerde aydınlık.
Karanlık, her yerde karanlık.
Okumak, olumlu yan etkileri olan bir çaba.
Okumak iyileştiriyor.
Gora gibi romanların çok okunması, insanlığın yaralarına biraz olsun ilaç olabilir. Deryada damla misali de olsa.
İnsanın bütün coğrafyalardaki kaderini ve kederini anlama çabası, insanlığımızı artırır, azaltmaz.

Hint kültürünü tanımak için değerli bir çalışma. Paresh Babu'da bir Mevlana anlayışı, Gora'nın babasının bağnazlığı ve Gora'daki zihinsel dönüşüm, Binoy'un uyumluluğu ve Zucharita'nın olanları sorgulaması.
Oldukça akıcı ve sıkmayan bir roman Gora.

12 Ocak 2018 Cuma

SEVME SANATI

"Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapmayan,
hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa anlayan hem sever, hem her şeye karşı duyarlı olur, hem de görür. Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa o kadar çok sevgi vardır. Bütün meyvelerin aynı anda olgunlaştığını sanan kişi, üzümleri hiç tanımıyor demektir." Paracelcus
***
Sevmek bir sanat mıdır? Sanatsa, sanat bilgi ve çaba gerektirir. Sevme sorunu, genellikle "sevilme sorunu" olarak görülür. 
***
Gelecekteki tek kesin şey ölümdür.
İnsan, "aklıyla" kendisinin, öteki insanların, geçmişinin, gelecekte olabileceklerin farkındadır. Kendisini ayrı görmesi, payına düşen yaşam süresinin KISALIĞINI bilmesi, İSTEMEDEN doğduğunu, istemese de öleceğini, sevdiklerinden önce öleceğini ya da sevdiklerinin onu bırakıp gideceğini düşünmesi, yalnızlığının, ayrılığının, doğanın ve toplumun karşısında çaresizliğinin BİLİNCİNDE olması; bütün bunlar onun varlığını dayanılmaz bir işkenceye çevirir. Bu işkenceden kurtuluşun yolu, insanın kendisini öteki insanlarla ve dış dünyayla tamamlamadır.
***
Sevgisizlik, insanda huzursuzluk yaratır. (İnsanın kendisiyle barışık olması, kendini sevmesi çevresiyle barışık olmasının ve "ötekilerle" birlikte yaşamanın ön koşuludur.)
İnsanlar, birbirlerini araç olarak gördüğü sürece ne sevgi ne huzur olabilir.
İnsanlar birbirlerini "amaç" olarak görürse sevgi olabilir.
Demokrasiler topluma katılma yollarının çok seçenekli olduğu rejimlerdir. İnsanları yalnızlıktan çıkaran, birbirleriyle iletişim kurma, dolayısıyla "anlaşılma" olanakları üreten rejimlerdir. Sevgisizlik ve kapalılığın risklerini azaltan rejimdir demokrasi.
***
Sevgi olmasa, insanlık birgün bile yaşayamazdı. 
Mazoşist, başkasına sığınarak var olma yolunu seçer.
Sadist, kendisine taparcasına bağlı olanlarla var olur. Sadist kullanır, aşağılar, incitir. Mazoşist de, sadist de yalnızca koşulsuz bağlılıkla var olur, sevgiyle değil.
***
Sevgide iki varlık bir olur, farklılıklarını koruyarak ve iki ayrı varlık olarak kalarak. 
Saygı ve sevgi ancak özgür ilişkilerle olanaklıdır. Bağımlılığın olduğu yerde saygı olmaz.
Mevlana'nın "yer ve gök" metaforu etrafındaki açıklamalar, insanın "tamamlanması" üzerine çok değerli bir örnektir.
***
Bencil insan başkalarını sevemez, kendini de sevmez.
Sevebilmek için olgun (olmuş) bir kişilik gerekir.
Çağdaş insan öteki insanlara ve doğaya yabancılaşmıştır.
Çağdaş insan otomata dönüşmüştür, otomatlar sevemez.
Narsistlerden oluşan toplumda sevgi de olmaz, huzur da.