15 Kasım 2018 Perşembe

Övündüğümüz ölümlü dünya!


Erol Güngör'ün çevirisi olan BATI DÜŞÜNCESİNDEKİ BÜYÜK DEĞİŞME isimli kitaptan eskimez bir şiir. 


Bu mu heyhat! 

Övündüğümüz ölümlü dünya?

Bu nedenle mi büyük olmak için çırpınıyoruz?

Heveslendiğimiz yücelikten/kibirden nasıl mutluluk gelsin,

Şu zavallı kemikler geçmişin büyük krallarının ise?

İnsan kudretinin nesine güvenilebilir?

Mezarlar hükümdarları bile yedikten sonra. 
           
 Aaron Hill, (1685-1715).



İngilizcesi:
Is this alas! Our boasted mortal state?

Is it for this, we covet to be great?
What happiness from envied Grandeur Springs,
When these poor Reliques once were mighty kings?
O frail uncertainity of human power,
While Graves can majesty itself devour!

6 Kasım 2018 Salı

BATI DÜŞÜNCESİNDEKİ BÜYÜK DEĞİŞME

Kitabın yazarı Paul Hazard, çevireni Erol Güngör.
Batı ağır bunalımlardan nasıl çıktı? Zihinsel dönüşümü nasıl başardı? Kilise, hükümet, yurttaş ilişkileri nasıl dönüştü? Batı Ortaçağ ve sonrasında Türklere nasıl bakıyordu?
Rahmetli Erol Güngör'ün muhteşem çevirisiyle okunacak bir eser.


Kitabın değindiği konulardan bazıları (alıntılar ve kavramlar):

Siyasi kurumların temel hedefi insana söz, vicdan ve hareket özgürlüğü sağlamaktır (Spinoza). s. 155

Altın Diş Hikâyesi 8 (s. 179): Silezya'da yedi yaşındaki bir çocuğun bütün dişleri dökülüyor. Azı dişlerinin birinin yerine altın bir diş çıkıyor. 1593 yılındaki bu hadise ile ilgili Horstius bir yazı yazıyor ve "Tanrı'nın bu çocuğa bu dişi, Türklerden çok eziyet çeken Hristiyanları teselli etmek üzere (bir armağan olarak) verdiğini" belirtiyor. Diş kuyumcuya gösteriliyor ve kaplama olduğu anlaşılıyor. Önce bu mucizevi (!) durumla ilgili kitaplar yazılıyor, sonra kuyumcuya danışılıyor. Dogmatik düşünceyi anlatan etkileyici bir örnek.

  • Batı düşüncesi 1700'lü yıllardan itibaren etkileyici bir dönüşüm yaşıyor: İnsan, varoluş, düşünce, din, uygarlık, akıl, yaşam, ölüm... İlahi dinler ve ötekiler... Şüpheciliğin yükselişi.
  • Yunan, Roma, Mısır, Çin düşünce ve bilgisini yakından tanıma çabaları. Bunun yanında Fransız, İngiliz, Alman, Türk uygarlıklarının analizi.
  • Kilisenin bölünmesi: Katolik ve Protestan... Dogmatizm ve reform
  • Akılcılığın doğuşu ve kilisenin gerilemesi.
  • Otorite ve özgürlük ilişkisinin ağır bir sorgulamadan geçmesi ve yeniden tanımlama çabaları.
  • Dil, bilim, kültür ve demokrasiye olan ilginin yükselişi.
  • TARİH, uygarlıklar mezarlığı. 
  • Kral, din, birey ilişkilerinin dönüşümü ve bireyin güçlü bir özne olarak yükselişi.
  • Bütün hikâye Habil ile Kabil arasında geçiyor: Katil, cinayet ve kurban.
  • Locke, Hobbes, Leibniz, Spinoza gibi beyinlerin varlığı, bireyi, devleti ve toplumu yeniden tanımlama çabaları... Sarsıcı görüşler. 
  • Doğal hukuk düşüncesinin ve özgürlüğün ilgi görmesi.
  • Meşruiyetin kaynağı nedir? Monarşi, demokrasi, halkın durumu.
  • Locke'un özgürlük anlayışı ve bireysel mülkiyet düşüncesinin güçlenmesi. 
  • LOCKE: Mülkiyet, hürriyet ve adalet (eşitlik) doğal olarak herkesin hakkıdır. Yöneticiler bu haklara saygı göstermek zorundadır. İnsanlar doğa durumunda da özgür ve mutluydular.
  • LOCKE: Ahlakı bilgiye tercih etmek gerekir. Çünkü hayatta önemli olan çok şey bilmek değil, önemli olan dürüst ve iyi (bir karaktere sahip) olmaktır. Esas olan özgürlüktür. 
  • Batı Kilisenin zulmünden kaçarken akılcılığı yüceltiyor. 
  • Leibniz daha o yıllarda Avrupa'yı birleştirmeye çalışıyor. AVRUPA BİRLİĞİ düşüncesinin güçlenmesinde Leibniz'in etkisi büyüktür.